25 Kasım 2009

Harnia Günlükleri Vol. 3

(oha bunu ne zaman yazacaktım taslak olarak unutmuşum kıyıda köşede. vay anasını)

Efenim yine bir İstanbul ma'cerasıyla daha karşınızdayız. Bu seferki sebeb-i ziyaretimiz W.A.S.P. konseri idi. 3 ay öncesinden heyecanını yaşamaya başlamış olsak da mütemadi züğürtlüğün bi getirisi olarak biletlerimizi 1 hafta öncesinde alabildik. Yine aynı nedenden ötürü otobüs veya uçakla değil de trenle gitmeye karar verdik. Hem uçak neymiş lan. Sigara bile içilemiyo!

Yola Yaprak, Can ve ben olmak üzere koyulduk. Tabi muhabbet de koyuldu. Garda bizim Yolcu tayfasıyla karşılaşınca ayrı bi sevindik zira. Neyse bindik trene, girdik yemekli vagona, yolun stresini alması için dayadık ceikihaşdörtoiki'yi. Asla yemekli vagonda çekingen olmayın hesap kitliyolar. Kitlendik ordan biliyoruz.

Daha Haydarpaşa'ya gelmeden, bu yolculuğun cenabetliklerle dolu olacağını, trenden atlayan adam bize anlattı. Bildiğin trenden atladı adam sonra hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Dumur olduk. Psikolojimiz bozuldu. Neyse.. İndik Haydarpaşa'ya. "Seni yenecem İstanbul" klasiğini yerine getirdikten sonra kalacak yeri ayarlamak için Taksim'e doğru yola koyulduk. Girdik bi internet cafe'ye, başladık günlük kiralık ev araştırmaya. Üçtür beştir bulduk ama hepsi kolpa yaptı fiyatı artırdı. En son çare bi yer bulduk Şişli'de, gittik görüşmeye, bi kit de orda yedik içimiz rahatladı.


Sonra Volkan'ımız katıldı bize. Maçka Küçükçiftlik Park'a yola koyulduk. Gittik, bekledik, girdik konsere. Biz W.A.S.P. çıkacak diye beklerken gruptan sadece Blackie çıktı, geri kalanı genç genç elemanlar. Lan dedik hani W.A.S.P. tı bu!!!! Neyse dedik. Yorgunluktan harap ve bitap düşmüş bünyelerin, ayakta durmakta zorlanan bedenlerin de etkisiyle tam anlamıyla bön bön izledik konseri. Sonra çıktık konserden, İstiklale döndük. Kalacak yeri ertesi gün öğlen 2'ye ayarladığımızdan, kalacak yerimiz yoktu ve cafelerde barlarda sabahlamamız gerekiyodu. Bu sırada sadece İstanbul'da olabileceğini düşündüğümüz bir kuralla karşılaştık: "UYUMAK YASAK!!" O nasıl olur lan? Cafede uyumak yasakmış. Ulan kitap alsam 75 saat kitap okusam kalkmadan kimse laf etmez ama 15 dakika uyudum diye laf ediyo. Bu nasıl saçmalık lan!


Bundan sonraki günler tamamen birbirine girdiği için kopuk kopuk yazmak zorunda kalacam.

Konserden sonraki gün saat 2de eve geçtik. 5 kişi gittik. Yaklaşık 2 buçuk-3 saat sonra 4 kişi kaldık. Artık yolumuza bu 4 kişiyle devam ettik. İsmi geçen 4 arkadaş. Neyse efenim. Çok detaylı anlatmayacam. Genel başlıklar şunlar:

- Dorock denen leş mekana girdik. Ankara'dan ufacık bi farkı yok. Ha şöyle var ki Ankara'nın tayfası daha samimi geldi bize. Old School denen mekandan da tiksindik. Öyle böyle değil hem de. Ama yeniden açılan Karavan'a bayıldık. Böyle bi rock club tadında. Tavanı ve masaları BEYAZ!!! İnanabiliyo musun lan!!

-Gittiğimiz her yerde AnGaralı olduğumuzu belli etmek zorunda mıyız lan? Her yerde bi Angaralı olduh. Annadamam nasıl bi duygu olduğunu. Mesela konserde Can facebooktan tanıştığı biz kızla konuşuyo. Bizzat şahit oldum geçen diyalog şu:
Kız: Noldu yav niye bu kadar soğuksun?
Can: Ne bileyim lan! Ben daha çıtıpıtı bişey bekliyodum.
Kız: Hö? Haa öyle mi. Özür dilerim o zaman. Hadi görüşürüz...

-İstiklal'de yürüyoruz Can, Aslı, Begüm, ben. Bi tane palyaço geldi. Konuştuk biraz falan. Ayrılırken "Allah'a emanet olun" dedi. İlk başta anlamadık. Begüm'ün olayı çakmasıyla yarıldık. "Allah'a emanet ol" diyen palyaço!! Daha sonra Kadıköy'de Can'la bundan bahsederken "Allah sana emanet olsun" diyen palyaço diyince daha bi yarıldık ki anlatamam. Anlatmayacam o yüzden!

-Bizim evin orda film gibi bi cinayet!! Acı bi frenle duran bi araba. 7 el silah sesi. Sonra bi patinaj sesi. Sonra polis ve ambulans. İstanbul yeminlen film gibi bi şehir.

-Can beyimiz, İstanbul'da kredi kartını kaybetmek gibi bi gaflette bulundu. Zaten 5 parasızız. Bi de kartı kaybetti. Gerçi kaybetmeseydi 15 parasız olacaktık. Zira kartta 10 lira kalmıştı.

-Arkadaş Ptt'ye havale yaptı benim için. Ptt tadilatta. Tren bileti alacak kadar bi para. Ama o kadar hayati bi para ki tren bileti alamayacaz o olmasa. Vermedi ibneler. 3 gün sonra alabildim parayı. 1 gün daha kalma fikri gelmeseydi aklımıza, Ankara'ya dönünce alacaktık. Ptt'ye burdan bi budaklı meşe odunu yolluyorum. Sevgiler Ptt!!!

-Taksim'de 3 zenci bi taksiye bişey sordu. 3 tane dev gibi adam. Sonra anlaşamadılar bu götlerden biri atar yaptı, kapıyı çarptı. Dedik "aha el freni sesi gelecek şimdi". Zira geldi de. Taksici bi hışımla indi "ananızı sikerim huleynn!!" nidalarıyla 3 dev adamı pıstırdı 1.60-1.70 boyuyla. Dedik "kime atar yapıyonuz lan. götünüzden kan alırlar haberiniz yok". Altlarına sıçatılar tabi doğal olarak. Oh olsun!

-Aslı ve Begüm demişken, tanıdığım en kaliteli insanlardan ikisi. Çok yürekten, "İyi ki tanıyorum lan" dediğim nadir insanlardan. Aslı'yla yeni tanıştım ama Begüm'le iyi ki tanışmışım. Şşş Begümcan. Nağer?

-Begüm, Can, ben Küçük Beyoğlu denen yerde oturuyoruz, sitcomlarda gülme efekti veren ablayı gördük. Öyle bi güldü ki çok tanıdık geldi. Dedik bu o! Peki senden nağer aplaaa?

-Gece Osmanbey'e geri dönüyoruz. Bi grup travesti işe çıkmışlar. Bizi gördüler bağırıyolar: Aaaaa kediiiaaaaa!! Maooovvvvv!! Beyleaaarr kedi keselim miieeaaaaa? Biz o sırada yarıl. Yaprak o sırada kork. Biz daha da bi yarıl

-Kadıköy demişken içimdekileri de bi dökeyim. Kadıköy'ü sevip de İstanbul'u sevdiğini zannedenlerin burnuna osurmak istiyorum. Bildiğin Ulus lan orası. Böyle bi leş, böyle bi malak, böyle bi saçma sapan bi yer. Gel Ankara'ya her yer Kadıköy. Ortam direk depresif ergenlerin seveceği türden bi yer. Tiksindim resmen.


-Sonra da ev sahibiyle kavga! Evi kiralarken anlaşmıştık 5 kişiyi geçmeyecez diye. Ama İstanbul burası. 2 sevgili ve 2 sap gidince doğal olarak 6 kişi oluyo ev. Eve yapılan baskında fazladan kişi olduğunu görünce, biraz atarlandı adam bize. E biz de Angaralının gücünü gösterdik tabi ki. İnsafsız herif! Hiç genç olmadın sanki?!

-Vapura bindik Haydarpaşa'ya gidecez Can'la. Fotoğraf çekiyoruz son 3 poz kalmış. Son 2.. Son 1.. Lan bu makara bitmiyo ne bereketliymiş? Ben gerizekalı, makarayı tam oturtama. Çektiğimiz onca foto bok ol. Hay elimin ayarına!!

-Malum 25 Ekim grev günüydü. Biz de 24 Ekim gecesi trene bindik dönüyoruz Ankara'ya. Gece 2 gibi Sakarya'da durdu tren. Neymiş, grev varmışmış. Saat 3 oldu 4 oldu tık yok. Vali mali gelmiş, grev yapıyoruz diyo. Ulan göt!!! O aldığın para neine yetmiyo da grev yapıyosun sen! İt!! Can milleti tek cümleyle gaza getirdi: Niye ateş yakmıyoruz abi? Millet alel acele bi ateş yaktı, ağaçları kırdılar kırdılar yaktılar. Yetmedi trenin yedek parçalarını attılar ateşe. Öyle göte böyle yarak diyerek yaktılar herşeyi. Biz de götüm götüm uzaklaştık tabi ordan. Devlet malı lan bu adamı sikerler! Bekle bekle hala tık yok. Tren hareket ettiğinde sabah 7.15 ti. Ankara gelmemiz de 16.30'u falan buldu

-Bindiğimiz tren de Güney Ekspresi. Diğerlerine bilet kalmamış. Kompartmanda bi tane Bismmm-i teyze, bi tane 25 yaşında hayatı çözdüğünü sanan abi, 3-4 tane de koyun vatandaş vardı. Ulan içimiz bayıldı dönün muhabbetten. Neyse sonra sustular da azcık uyuduk. Ankara Polatlı'ya gelene kadar herşey normaldi. Sonra treni şopar Kürtler bastı. 200 kişi. Bizi kompartmandan kovdular. Biz de koridorda ayakta bekliyoruz. Bunlar sağımıza solumuza konuşlandılar. Dedik W.A.S.P.'a gidip gasp olduk aha! Trenden atacaklar bizi. Sonra bi kompartmanda tek başına uyuyan birinin yanına sığındık. Bi tane de amca varmış, çok da tatlı bişey. Onla muhabbet ede ede döndük. Çok geyikti lan varolsun

Özetlen yine ilginç ama saçma olaylarlan dolu bi İstanbul gezisi oldu bu. Bi sonrakini iplen çekiyorum. Şşş Begümcan. Atla gel lan Angara'ya. Biraz da Angarayı dolaştırayım sana. Hem bak Alper neyim de burda. Merve burda. Herkeşler burda.

Okura not:
"Her yer Bambi'ydi..."